Muris muvazaası, miras bırakan kişinin mirasçılarının miras haklarını ihlal etmek amacıyla üçüncü kişilerle yaptığı gizli anlaşmaları veya bazı hileli işlemleri ifade eder. Hukukta muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma amacıyla üçüncü kişilerle gerçekleştirdiği anlaşmalar olarak tanımlanabilir.
Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel muvazaa kuralları çerçevesinde değerlendirilir. Türk Borçlar Kanunu 19. Maddeye göre Muvazaa, tarafların, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan bir sözleşme yapmaları anlamına gelir. Muris muvazaasında, miras bırakan kişi, malvarlığını mirasçılarından kaçırmak amacıyla bir üçüncü kişiye devretmekte, ancak bu devrin görünürde bir işlem olduğu konusunda anlaşmaya varmaktadır. Muris muvazaasından söz edilebilmesi için miras bırakanın mirasçılarından üçüncü kişiler aracılığıyla mal kaçırma amacı olması gerekmektedir. Miras bırakan üçüncü kişiyle görünürde geçerli bir devir işlemi yapar. Bu işlem satış veya bağış gibi işlemler olabilir. Fakat miras bırakanın üçüncü kişi ile arasında görünürdeki işlemin gerçek bir devir işlemi olmadığına dair gizli bir anlaşma yapılmış olmalıdır.
Muris Muvazaasının Sonuçları
Muris muvazaasının tespit edilmesi halinde, söz konusu işlem hukuken geçersiz sayılır. Bu durumda, muvazaa nedeniyle zarar gören mirasçılar, söz konusu işlemin iptalini talebi için mahkemeye başvurabilirler. İptal davası açabilmek için mirasçıların, muris muvazaasının varlığını ve unsurlarını ispat etmeleri gerekmektedir.
Muris muvazaasına dayalı iptal davası, miras bırakanın ölümünden sonra açılabilir. İptal davası açma süresi, miras bırakanın ölümünden itibaren 10 yıldır. Bu süre zarfında, mirasçılar muvazaa nedeniyle yapılan işlemin iptalini talep edebilirler. İptal davasında, miras bırakanın mal kaçırma amacı taşıdığı ve gizli anlaşmanın varlığı kanıtlanmalıdır. Eğer mirasçıların elinde muris muvazaası olduğuna dair herhangi bir delil yoksa iptal davası açılamaz.
Muris muvazaasının ispatı, genellikle tanık ifadeleri, yazılı belgeler ve diğer delillerle yapılır. Yargıtay kararlarına göre, muvazaanın varlığına dair güçlü şüpheler bulunması halinde, mahkeme muvazaa iddiasını kabul edebilir. Muris muvazaasının varlığı kanıtlanırsa mirasçının yaptığı söz konusu işlemler geçersiz sayılır. Bu sayede mirasçıların haklarının korunması sağlanır.
Yargıtay Kararları
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2016/445 E., 2017/1253 K. sayılı kararı: Miras bırakanın, malvarlığını gerçek iradesine aykırı olarak üçüncü kişiye devrettiği ve bu işlemin muvazaalı olduğu tespit edilmiştir. Mahkeme, muvazaa nedeniyle yapılan işlemin iptaline karar vermiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/1689 E., 2016/1043 K. sayılı kararı: Yargıtay, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı muvazaalı işlemleri iptal etmiş ve mirasçıların miras haklarının korunması gerektiğini hususunda karar vermiştir.
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma amacıyla gerçekleştirdiği üçünü kişilerle yaptığı hileli işlemler ve gizli anlaşmaları ifade eder. Hukukta muvazaa, genel muvazaa kuralları çerçevesinde değerlendirilmekte ve muris muvazaasının varlığı durumunda mirasçıların haklarının korunması için söz konusu işlemler geçersiz sayılmaktadır. Mirasçılar, muvazaa nedeniyle hak kaybına uğramaları durumunda iptal davası açarak haklarını koruyabilirler. Yargıtay kararları, muris muvazaası davalarında mirasçıların korunması yönünde kararlar vermekte olup, mirasçıların haklarını koruma amacı taşımaktadır. Muris muvazaası davalarında alanında uzman bir avukatla çalışılması mirasçıların haklarının korunması ve dava sürecinin daha iyi işlemesi için önemlidir.